ENDÜLÜSLÜ MÜSLÜMANLARIN II. BAYEZİD’E YAZMIŞ OLDUĞU MEKTUP
Kutsal, sonsuz ve sürekli yinelenen selâmımı, halîfelerin en iyisinin yüce şahsına yöneltirim. Selam, kâfirlere zillet elbisesini giydiren şerefli, yüce kişiye olsun!
Topraklarının merkezi İstanbul olan Sultan’a selam, o ne güzel bir şehirdir!
Endülüs’ün batısında gurbette geride kalan kölelerden size selam!
Daha önce kapalıyken kâfirler önünde açılan yüzlerden size selam!
Papazın zorla yatağa götürdüğü şerefli genç kızlardan size selam!
Kendilerine zorla domuz ve haram, kokuşmuş etler yedirilen yaşlılardan size selam!
Hepimiz bastığınız toprakları öper, her an iyiliğiniz için dua ederiz.
(Kral) gözümüzü boyadığı antlaşmalara uymadı.
Bizi baskı ve güç kullanarak istemeye istemeye Hristiyanlaştırdı.
Ellerimizdeki bütün kitapları yaktı ve onları çöplüğe attı;
Din kitaplarımızı alay ve hakaretle ateşe attılar!
Hiçbir Müslüman’a ne bir kitap ne de yalnızlıkta okunacak bir Kur’ân bıraktılar!
Oruç tuttuğu bilinen herkes, her hâlükârda ateşe atılıyordu!
Bizden kiliselere gitmeyen kimseleri papaz feci bir şekilde cezalandırıyordu. Tokatlıyordu, malını alıyordu, perişan bir halde onu hapse atıyordu.
Peygamberimiz (s.a.v.)’e küfretmeyi, iyi ve kötü günde O’nun adını anmamamızı bize emrettiler!
İrademiz dışında, rızamız olmaksızın adlarımız değiştirildi.
Tertemiz bir geçmişten sonra, kâfirlerin çöplükleri olmaları için, duvarlarla çevrilen mescitlere ne kadar yazık!
Ezan yerine çanlar asılan minarelere ne kadar yazık!
Köleleştik, ne fidye ile geri alınabilecek esirler, ne de şahadet getirebilen Müslümanlarız!
Başımıza gelenleri görmüş olsaydınız, gözlerinizden yaşlar boşanırdı.
Ey Efendimiz! Rabb’imiz Allah’ın seçkin ve yaratılmışların en hayırlısı Hz. Muhammed (s.a.v.)’in adına senden yardım diliyoruz!
ENDÜLÜS’ÜM
Miladî yedi yüz on bir, gemiler yüzdü,
İspanya’ya tebliğ etme yolu göründü,
Dağ, taş, deniz İslâmiyet nûruyla güldü,
İlk harcın da böyle atıldı Endülüs’üm…
Tarık bin Ziyad, İspanya kıyılarında,
Asker şok olur, gemiler yakıldığında,
“Dönmeye değil, kalmaya geldik buraya”
Tarık’ın sözünde devleşen Endülüs’üm…
Halk adaleti, İslâm ile tanımıştı,
O halk, Müslümanları bağrına basmıştı,
Halk, İslâm’ı öğrenip gün gün yaşamıştı,
Temelin güzel de kurulmuş Endülüs’üm…
Asırlarca böyle mutlu bir düzen oluşur,
Âlemde de Endülüs ilmi konuşulur,
Endülüs ki; dünyanın merkezi olmuştur,
Sekiz asır başı dik duran Endülüs’üm…
Bin dört yüz doksan iki, Endülüs’ün sonu,
İslâm’ın Gırnata’da kesilmişti yolu,
Ağlayan Abdurrahman’ın da bükük boynu,
Tarihe şerefle yazılan Endülüs’üm…
Endülüs, İspanya Müslümanları denir,
Sekiz asır İslâmiyet’le gürlemiştir,
Zamanının ilim merkezi bilinmiştir,
Dünya ilmine de yön veren Endülüs’üm…
Bir anda Müslüman nüfus ki, buharlaşmış,
İlk önce din adamlarına zulüm yapılmış,
Kitaplar da toplatılıp hepten yakılmış,
Küller içinde silinmeyen Endülüs’üm…
İkna odalarında mü’min çile çekmiş,
İkna olmayanların da kellesi gitmiş,
Çocuklar evlatlık, kadınlar köle edilmiş,
İnananlar da çile çeker Endülüs’üm…
Çocuklar vaftiz edilerek soyutlanır,
Haçlı rûhuyla onlara din aşılanır,
Eğilmeyenlere zindan hayatı vardır,
Senden sonra özün perişan Endülüs’üm…
Evlilikler gayrimeşrû ilan edilmiş,
İsimler baskı zoruyla değiştirilmiş,
Domuz eti verilip içki içirilmiş,
Dili, dîni yasak edilen Endülüs’üm…
Camiler, kiliseye çevrilip bozulmuş,
Hamamlar yıkılmış, yıkanma yasak olmuş,
Ağır vergiler altında halk boğulmuş,
Davası yok edilen şanlı Endülüs’üm…
İspanya Krallığı gelecekten korkmakta,
Bir yol bulup Müslümanları dağıtmakta,
Dağıtır mü’mini Fas, Cezayir, Afrika’ya,
Özü de yok edilen şanlı Endülüs’üm…
Müslümanlar, fethinde tebliğde bulunmuş,
Halklar onlara özenip tabi olurmuş,
Haçlı zihniyetinde zulüm doruk bulmuş,
Eserleri de yok edilen Endülüs’üm…
Senden sonra İspanya tamamen bozuldu,
Fiesta ve festival var deyip soyundu,
Hayvanları öldürmek ise moda oldu,
Dîni, dili de yok edilen Endülüs’üm…
Bizlere düşen seni yâd etmek diyoruz,
Sahip çıkılmazsa vatan, gider diyoruz.
Abdurrahman gibi ağıt istemiyoruz,
Özümüze sahip çıkmalıyız yiğidim…
Zulüm her dâim dorukta kol gezer oldu,
Tarihte nice devlet zulmüyle boğuldu,
Dünyanın sisteminde inanmak suç oldu,
Zulme boyun eğmemek gerekir yiğidim…
Sistem aynı çalışır zulmeden çarkında,
Aklıselim olanlar da elbet farkında,
Zulmeden zalimler yoktur senin soyunda,
Sen özünü iyi bilmelisin yiğidim.
Şair: Abdullah Yaşar Erdoğan