“Onlar, yeryüzünde gezip dolaşmazlar mı ki akıl edecekleri kalpleri, işitecek kulakları olsun. Gerçek şu ki gözler kör olmaz fakat göğüslerdeki kalpler kör olur.” (Hâc Sûresi, 46)
-I-
GEZ
Kazakistan’ı gezerken kültürünü, ekonomik şartlarını, turistik yerlerini ve hava şartlarını bilmeniz elbette ki size fayda sağlayacaktır.
GENEL KÜLTÜRÜMÜZ
Bütün Türklerin ana vatanı olan Orta Asya’mızın bağımsız Türk devletlerinden biri olan Kazakistan, dünyanın en büyük dokuzuncu ülkesi. Yüzölçümü 2,7 milyon kilometrekare olan ülkemiz, Türk ve Müslüman ülkelerin en büyüğü. Doğal kaynaklar bakımından da bu grup içindeki en zengin ülke.
Başkentine Nur-Sultan da dediğimiz Kazakistan, 5 coğrafî bölgeye, 14 eyâlete ve 3 mega-kente ayrılır. Bu bölgeler Merkez Kazakistan, Kuzey Kazakistan, Güney Kazakistan, Doğu Kazakistan ve Batı Kazakistan’dır. Eyâletleri ise Almatı, Akmola, Türkistan, Aktöbe, Atyrau, Batı Kazakistan (Oral), Doğu Kazakistan (Öskemen), Cambıl, Karagandı, Kuzey Kazakistan (Petropavl), Kızılorda, Kostanay, Mangıstau ve Pavlodar. Ayriyeten Nur-Sultan, Almatı ve Şımkent, mega-kent eyâlet konumunda.
Kazakistan’da 130 ülke vatandaşı ile birlikte yaşıyoruz. Nüfusumuzun %70’ini biz Kazaklar, %18,42’sini Ruslar, %3,29’unu Özbekler oluşturur. Ukraynalılar, Almanlar ve Tatarların nüfusu da azımsanamayacak derecededir.
EKONOMİK DURUMUMUZ
Ülkemiz bir tarım ülkesi olmakla beraber aynı zamanda yeraltı kaynakları bakımından da çok zengindir. Uranyum, petrol ve altın rezervlerine sahip olan topraklarımızın %90’ı da tarıma elverişli. Yeraltı zenginliklerimiz, 2 trilyon dolardan yüksektir. Altın %20, krom %26, uranyum %17 oranında bulunuyor. Bu nedenle ekonomik açıdan rahat bir ülkeyiz. Yani ülkemize geldiğinizde istediğiniz standartlarda tatil imkânı bulmakta zorlanmazsınız.
Ayrıca dünyanın en lezzetli pirinci ve buğdayı, Kazakistan’ın Kızılorda eyâletinde yetişir. Ülkenize dönerken bunlardan temin etmeyi de ihmal etmeyin.
GELENEKLERİMİZ
Bizde yaşlılara karşı saygı, herkese bebeklikten itibaren aşılanır. Bu yüzden Kazakistan’da gezerken bir yaşlı ile karşılaştığınızda saygıda kusur etmemeniz, sizin de saygı görmenizi sağlayacaktır.
Örf ve âdetlerimiz içinde en çok toy-düğünler yer alır. Gezinizde bunlardan birine denk gelirseniz, hem çok eğleneceğiniz hem de çok şaşıracağınız şeyler görmeniz mümkün. Bu toylar içinde betaşer, şildehana ve tusaukeser öne çıkanlardan birkaçı diyebiliriz.
Betaşar, düğünde gelinin damadın evine gelmesiyle yapılan duvak açma törenidir, düğün günü yapılır.
Şildehana, yeni doğan bebek kırkını bitirdiğinde yapılır.
Tusaukeser toyu, çocuk ilk adımını attığında yapılır.
Bundan başka sünnet toyu, vefat eden merhumun yedisi, kırkı gibi törenlerimiz de vardır.
Toylarımızdan da anlamışsınızdır ki; bizde evlilik ve aile ile ilgili her şey çok önemli. Bu yüzden kız çocuklarının gelin olarak eğitilmesi de kültürümüzde önemli bir yer alır. Kızlarımızın ailelerine ve kocalarına bağlı olarak yaşamaları, toplumumuzu kuvvetli kılan özelliklerden biri. Elbette modernizmin bizim aile hayatımıza da etkileri oldu ama yine de gelenek ve göreneklerimize bağlı bir hayatımız olduğunu söyleyebiliriz.
Bütün halkın benimseyerek kutladığı bayramlar ise Nevruz, Ramazan ve Kurban bayramları. Yılbaşı ve 8 Mart kutlamaları oldukça yaygın olsa da İslamî eğitimin yaygınlaşmasıyla bu kutlamalar önemsenmez hâle geldi.
KULLANILAN DİLLER
Elbette millî dilimiz Kazakça fakat resmî dilimiz Rusça. Ayrıca İngilizce de yaygın bir şekilde kullanılıyor.
Bununla beraber günümüzde Kazakçanın ön planda kullanılması için propagandalar ve türlü eğitim programları da yapılmakta.
Kazakça bir Türk dili olduğu için Türkçe’niz varsa bir Kazak’la anlaşmanız çok da zor olmayacaktır. Bununla beraber bir de İngilizce’niz varsa ülkemizde seyahatiniz boyunca iletişim sıkıntısı yaşamazsınız.
HAVA DURUMU
Kazakistan, sınırı 2.724.900 km² olan dünyanın en büyük ülkelerinden biri olduğu için her bölgenin hava durumu, iklimi birbirinden oldukça farklı olabiliyor.
Meselâ, Kazakistan’ın kuzey ve doğu tarafı genel olarak soğuktur ve altı ay boyunca yoğun kış olur.
Merkezimiz Astana ve çevresi ise daha kurak.
Batı tarafımız kışın soğuk olsa da soğuk etkisi çok uzun sürmez ve yazın da epey sıcak olur.
Kazakistan’ın en sıcak bölgesi Güney Kazakistan’dır. Yazın bunaltıcı derecede sıcak olur, kışın ise hafif kar yağışı vardır ve fazla soğuk olmaz.
Almatı şehri her mevsimde bol yağmurludur. Bu yüzden eğer seyahatinizde Kazakistan’ın tamamını gezecekseniz yanınızda her mevsime uygun bir kıyafetinizin olması iyi olur.
BUNLARI DA BİLMELİSİNİZ
- Kazak Bozkırı, dünyanın en geniş bozkırıdır ve 804.450 kilometrekarelik alanıyla ülkenin üçte birini kaplar.
- At, ilk defa Kazakistan toprağında Kazak Türkleri tarafından ehlîleştirilmiştir.
- Kazakistan, gümüş, kromit, kurşun ve çinko üretiminde dünyada birinci; petrol, kömür, bakır, nikel ve fosfat üretiminde ikinci; altın üretiminde üçüncü sırada yeri alır.
- Kazakistan, dünyanın en büyük bacasına sahiptir. Ekibastuz’daki GRES-2 Santrali’nin bacası 419,7 m yüksekliğindedir.
- Doğu ile batıyı birbirine bağlayan bir ticaret ağı olan eski İpek Yolu’nun bir kısmı Kazakistan’dan geçer.
- Deniz seviyesinden en yüksek yerdeki televizyon kulesi, Gök-Tepe (Kök-Töbe) Kulesi’dir.
- Baykonur, dünyanın ilk ve en büyük uzay üssüdür. İlk kozmonot, buradan uzaya gitmiştir.
- Hollanda lalesi ilk kez Kazakistan’dan götürülüp Hollanda’da şöhret kazanmıştır.
- Kazakistan’daki Balkaş Gölü, dünyanın en büyük göllerinden biridir. Gölün bir kısmı tatlı su ve diğer kısmı tuzlu sudan oluşur.
II.
GÖR
Gezerken sadece bakmak değil görmek gerek. Gezdiğiniz her mekânın tarihini, hâtıralarını, mânâsını görmek, o şehri anlamanıza yardımcı olacaktır.
GÖRMEK İÇİN DAĞLARI AŞMAYA DEĞER YERLER
TÜRKİSTAN
- Ahmed Yesevî Külliyesi: Kazakistan deyince Müslüman dünyası için ilk akla gelen, tabii ki Hoca Ahmed Yesevî Hazretleri oluyor. Bu yüzden ilk görmenizi tavsiye edeceğimiz yer de Hazret’in türbesi. Türbe, Güney Kazakistan’da Türkistan şehrindedir ki bu şehrin eski adı da Ahmed Yesevî‘nin adını aldığı Yesi’dir. Bu özelliğinden dolayı 31 Mart 2021 tarihinde gerçekleşen Türk Konseyi Zirvesi’nde “Türk dünyasının manevî başkenti” ilan edilmişti.
Ahmed Yesevî‘nin yaşadığı yer olarak nam salmış olan bu şehir, Kazakistan’ın diğer yerleşim bölgeleriyle kıyaslandığında fazla büyük olmayan bir yer. Ancak en çok ziyaret edilen yerlerden biri. İşte böyle, Allah bir kulunu sevince onu diğer kullarına da sevdiriyor.
- Kervansaray Kompleksi: Bu proje, Türk dünyasının kadim şehir hayatındaki kervansaray kültürünü tanıtmak için yapıldı ve bu sebeple de mekân olarak kadim şehir Türkistan seçildi. Kapalı, yarı açık ve açık alışveriş mekânlarının, restoranların, kültürel-etnik eserler satılan dükkânların bir sokak üzerine dizilerek yapılması ile eski şehir ve alışveriş hayatı canlandırılmaya çalışılmış. Kervansaray içinde tertip edilen bu yol, kent meydanında bitiyor; bu güzergâh adeta geçmişten geleceğe bir köprü olmuş. Buraya geldiğinizde hem turistik bir hatıra olması için alışveriş yapabilir hem resim çektirebilir hem de kervansarayların tarihî yapısını görebilirsiniz.
ALMATI
-
- Medeu Buz Pisti: Üzerinde sürat pateni kullanılabilmesi için yapılan açık hava buz pistidir. Medeu, deniz seviyesinden 1.691 metre yükseklikte olduğu için 10 bin metrekarelik bir buz alanından oluşur ve buzun kalitesini sağlamak için özel bir sistem kullanılır.
- Göktepe Kulesi: Bizim Kök-Töbe dediğimiz dağda 372 m yüksekliğinde bir TV kulesi mevcut. Burası gezmek isteyenler için aynı zamanda iyi bir dinlenme alanı. Burada Almatı’nın tüm manzarasını seyredebilir ve Kök-Töbe’nin temiz dağ havasını alabilirsiniz.
- Gölsay Gölleri Ulusal Parkı: Tanrı Dağları’nın kuzey yamaçlarında yer alan millî parkımızdır burası. “Tyanşyan (Tanrı) Dağları’nın İncileri” deriz biz Kolsay Gölleri’ne. Raiymbek ilçesi ile Talgar ilçesi arasında yer alır ve göl kenarında güzel bir piknik için manzarası mükemmeldir.
- Çarın Kanyonu ve Kaleler Vadisi: Burası, dünyanın en büyük ikinci kanyonudur ve uzunluğu 90 kilometredir. 3 km uzunluğa sahip olan Kaleler Vadisi’ni de atla gezerek Kazak atlarının asilliğini ve ehlîliğini de görmüş olursunuz. Atlardan korkuyorsanız araçla gezme imkânı da var elbette.
NUR-SULTAN/ASTANA
- Bayterek Kulesi: Kazakistan’ın başkenti Nur-Sultan’da yer alan bir anıt ve gözlem kulesidir. Yabancı ziyaretçilerin ve yerli Kazakların rağbet gösterdiği turistik bir cazibe merkezidir. Nur-Sultan’ın 1997 yılında başkentimiz olmasından bu yana kentin simgesidir. Başkentimize gelip de burayı görmeden giden pek yoktur. Anıt, aynı zamanda efsanevî hayat ağacı ve Samruk adlı sihirli bir mutluluk kuşu hakkındaki halk hikâyemizi temsil eder.
ŞIMKENT (ÇİMKENT)
- Şimkent Uluslararası Havaalanı: Almatı ve Nur-Sultan‘dan sonra en büyük üçüncü kentimiz olan Çimkent’te üçüncü havaalanımız var. Ülkemizin önemli metropollerinden biri olduğu için uçakla buraya da inebilirsiniz. Türkistan-Sibirya demiryolu kavşağı da burada bulunur.
- Dendropark Arboretumu: Bu büyük kentte bir de ağaç parkımız var. Burada Kazakistan’da bulunan çeşitli ağaçları görebileceğiniz gibi geyik, sincap, tavus kuşu gibi hayvanları da kendi doğal ortamlarında görme imkânınız olacaktır.
BURABAY
-
- Burabay Millî Parkı: Kökşetau (Mavidağ) Dağı’nın ve Burabay Gölü’nün bulunduğu bir tabiat parkıdır ve bu park doğrudan cumhurbaşkanımıza bağlıdır. Vahşi doğasına dokunulmamış bir ortam olan bu devâsâ parkı da atla gezmenizi tavsiye ederiz. Buraya turistler “Kazakistan’ın İsviçre’si” derler ama biz bu tabiri pek kullanmayız çünkü bize göre burası İsviçre’den daha güzeldir. Parkta gezerken tavşan, tilki gibi hayvanları da görebilirsiniz. Ayrıca Burabay, dünyada atı ilk defa evcilleştiren Botayların yaşadığı yer. Onlar adına kurulan temsilî çadırları da ziyaret edebilirsiniz.
- Cumbaktaş: Adından da anlaşılacağı gibi bu bir kayalık. Burabay’daki Gökçe ve Demirdağları arasındaki Evliya Gölü üzerinde yer alan bu kaya, görmeye değer bir doğa güzelliği gerçekten. Ama bu küçük kayalığın istemediği evlilikten kaçıp kendini taşa çeviren bir kız olduğu ile ilgili efsaneler de var. Bu kayanın yanından tekneyle hızlıca geçerseniz Cumbaktaş size saçı salınan bir genç kız silüeti gibi; yanından yavaşça yürüyerek geçerseniz yaşlı bir kadın silueti gibi görünecektir.
MİLLÎ YARIŞ VE OYUNLARIMIZ
Eğer geldiğinizde bu oyunları görmek isterseniz her Kazak size seve seve gösterir.
Kökbar Yarışı: At üstünde içi tuzla doldurulmuş keçiyi kapma yarışıdır. Eskiden her toy ve düğün
de oynatılırdı. Şimdi ise özel programlarda bir spor faaliyeti olarak gerçekleştiriliyor.
Aşık Oyunu: Erkek çocuklarının koyun ve keçilerin aşık kemiği ile oynadıkları eğlenceli bir oyun. Teknolojinin ilerlemesiyle unutulmaya başlayan bu oyunu tekrar canlandırıp yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.
Lang Oyunu: Keçi derisinden bir parçanın ayakla sektirildiği bir oyun. Bu oyunun en önemli kuralı deriyi yere düşürmemek. Deriyi yere düşürmeden en çok zıplatan oyunu kazanır. Bu, şimdiki neslin pek oynamadığı bir oyun.
Altı Bahan: Altı direkten oluşan bir salıncaktır. Günümüzde bu salıncaklar, sadece Nevruz Bayramı’nda kuruluyor.
Dokuz Kumalak: Satranç tarzı bir masa oyunu. Artık Kazakistan’da spor oyunları listesinde yer alıyor.
Kırmızı Sancak Yarışı: İki grup arasında bayrak kapma yarışıdır. Yarıştan maksat bayrağa ve devlete sahip çıkmayı öğretmektir.
-III-
YE
Kazakistan’a geldiğinizde geleneksel yemeklerimizi yemeden buradan ayrılmayın. Hepsi de, asılları Orta Asya’ya dayanan, herkesin seveceği tanıdık lezzetler.
Eğer bir restorana giderseniz kavurdak, nansalma, baursak ve narın denemenizi tavsiye ederiz.
Kavurdak, kuyruk yağı, lahana, havuç ve patatesten yapılan bir yemeğimiz. Karaciğer, yürek gibi sakatatlar da katılabiliyor.
Nansalma, tavuk eti, lahana, havuç, patates gibi malzemelerle yapılan erişteli bir yemek.
Narın, at etiyle yapılan erişte yemeğidir.
Baursak, pişiye benzer bir hamur kızartmasıdır.
Ayrıca en tatlı karpuz ve kavunu Türkistan eyâletinde, en nefis elmayı da Almatı şehrinde yiyebilirsiniz. Nereye giderseniz gidin kurut yani kurutulmuş, ekşi, tuzlu peynir bulabilirsiniz. Eğer denemek isterseniz khazı yani at eti sucuğunu da tavsiye ederiz.
Dünyaca meşhur yemeğimizin tarifini de sizlerle paylaşalım, Kazakistan’a gelemeseniz bile belki evinizde deneyebilirsiniz. Yemeklerin şahı, vazgeçilmezimiz olan Beşparmak yemeğinin tarifi şöyle:
BEŞPARMAK YEMEĞİ
Malzemeler:
1 kg kemikli kuzu eti
1 kuru soğan
2 su bardağı un
1 yumurta
Yeterince ılık su
Tuz
(Haşlama suyuna isteğe göre zencefil, patates ve havuç ilave edebilirsiniz.)
Et birkaç saat boyunca kaynatılarak pişirilir, etin ağızda dağılacak kadar yumuşaması lazım. Et süzüldükten sonra bu suya piyazlık doğranmış soğanları atın ve biraz pişirip çıkarın.
Unu çukur bir kaba koyup ortasını havuz gibi açın, yumurtayı ve tuzu koyduktan sonra ılık suyu yavaş yavaş dökerek ne çok sert ne çok yumuşak bir hamur elde edin.
Hamuru ikiye bölün, sonra orta incelikte açın ve dört parmak eninde kareler kesin. Hamurları birbirinden ayırıp bir tepsiye dizin, sonra kaynayan et suyuna hamurların bir kısmını atıp beş dakika haşlayın. Pişen hamurları kevgirle büyükçe bir servis tabağına alıp üzerine etleri, en üste de haşladığınız soğanları koyun ve servis edin.
Bu yemek genelde elle yenir. Tadının nefisliğinden parmak yalatan bu yemek, adını da bu beş parmaktan alır.
İÇECEKLERİMİZ:
Kımız: Kısrak sütünün fermente edilmesiyle elde edilen geleneksel içeceğimiz. Çok sağlıklı bir içecektir ama fermente edilirken alkol hâline gelmemesine dikkat etmek gerekir. Temiz hâliyle türlü hastalıklara şifâdır.
Şalap: Ayran. Özellikle yaz günlerinde serinlemek için içilir.
Ayrıca deve ve koyun sütü de içeceklerimiz arasında yer alır. Elbette çay da vazgeçilmezlerimizdendir.
Ülkenize dönerken Kazak çayı almayı kesinlikle ihmal etmeyin, rengi koyudur ama tadı hafiftir. Biz Kazaklar yemekle beraber kımız içmeyi, yemekten sonra sindirimi kolaylaştırması için çay içmeyi tercih ederiz. Çayı sütlü veya kremalı içmeyi çok severiz.
Bir gün Tanrı Dağlarına yolunuz düşerse sizleri misafir etmekten çok memnun oluruz. Bilin ki her Kazak çok misafirperverdir ve bütün Türklerde olduğu gibi evimize gelen her kişi, Tanrı misafiridir.