2022 HAZİRAN - 3. SAYI Dergi Genel

ÖNCESİ VE SONRASIYLA AFGANİSTAN

ÖNCESİ VE SONRASIYLA AFGANİSTAN

 

Afganistan… Kimi zaman unuttuğumuz kimi zaman hatırladığımız, tanıdığımızı zannedip tanıyamadığımız, uzaklarda kaldığı için uzakta kaldığımız, hem kahramanlıkların hem acıların ülkesi…

İstanbul’da Gülistan Kız Kur’ân Kursunda eğitim gören Afgan talebelerimizin verdiği ilhamla biraz daha tanımak ve anlamak istedik Afganistan’ı ve Afganları. Şu anda Afganistan halkında ve gençlerinde İslâm şuurunu diriltmeye çalışan, ümitvâr olup ümit aşılayan Meryem, Züleyha ve Nuriye’ye bazı sorular yönelttik ve onlarla kısa bir hasbihâl gerçekleştirdik. Faydalı olması ümîdiyle…

Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?

Meryem: Adım Meryem Ömer, lisans mezunuyum.

2017-2019 yıllarında Türkiye’de okuduktan sonra bir sene stajyerlik yaptım ve Afganistan’a döndüm. Geldiğimde stajyer olarak, daha sonra da Afganistan’da hizmet eden kurslardan birinde öğretmen olarak çalışmaya başladım. Çok şükür, Allah’ın yardımıyla ve büyüklerimizin destek ve duâlarıyla hizmete devam ediyoruz.

Züleyha: Ben kendimi bir Afgan kadını olarak tanıtıyorum. Aslında kadın, en yüksek makama sahiptir ama maalesef milletin düşüncesi hep karanlıktır ve kadınları ikinci sınıf olarak gören bir düşünce yapısına sahiptir.

Nuriye: Benim adım Nuriye Hamra, Gülistan Kur’an Kursunun yöneticisiyim.

Ülkenizi bize nasıl tarif edersiniz? Her ülkenin kendine has özellikleri vardır. Afganistan deyince aklımıza neler gelmeli?

Meryem: Afganistan kelime olarak, Afgan kelimesi ile –sitan ekinin birleşiminden oluşan, “Afganların ülkesi” anlamına gelen bir kelimedir. Afganistan eskiden Ariana, Horasan gibi isimlerle de tanınmıştır. Amanullah Han, 1919 yılında İngilizlerle savaşarak ülkeye istiklâl kazandırmış ve “Afganistan” ismini vermiştir.

Afganistan, Orta Asya’da yer almış ve Asya’nın kalbi diye tanınmıştır. Afganistan’a komşu olan ülkeler İran, Pakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Çin’dir. 39,8 milyon nüfustan oluşan bir ülke olup başkenti Kabil’dir. Afganistan, 34 vilayetten oluşan bir ülke olup güzellik bakımından yedi velayet öne çıkmaktadır. Kabil, Gazne, Faryab, Bedahşan, Herat ve Kündüz. Gazne vilayetinde Ebu Reyhan el-Birunî Türbesi ve Herat vilayetinde Hoca Abdullah Herevî Türbesi bulunmaktadır. Afganistan, yer altı zenginlikleri bakımından dünyanın en zengin ülkelerinden biridir. Petrol, altın ve değerli madenler bulunmaktadır. Afganistan her ne kadar Orta Asya’da yer alsa da kültürel bağlarından dolayı Ortadoğu ülkelerinden kabul edilmekte ve yer altı bakımından zengin olan bu ülkede nüfusun üçte ikisi günde iki doların altında yaşamaktadır. Afganistan’daki yer altı zenginliği sebebiyle başka devletler Afganistan’a saldırmakta ve sık sık savaş planları yapmaktadırlar.

Züleyha: Afganistan, beş bin yıllık tarihinde birçok kral tarafından yönetilmiştir. Otuz dört dilden resmî olarak seçilen diller; Farsça, Peştu, Özbekçedir. Afganistan’ın dini İslâm dinidir ve halkın %99’u Müslüman’dır.

Nuriye: Ülkemi seviyorum. Bu, tarif edemeyeceğim bir sevgi… Bu sevgiyle Afganistan’a hizmet ediyorum. İslâm mücâhidlerinin, Mevlânâ’nın, Sâdî’nin, Bidlî gibi büyük bilim adamlarının, şâirlerin, mutasavvıfların yetiştiği ülke.

 Horasan denilince, güzel doğası, turistik bölgeleri, cesur kahramanları gelir aklıma.

Afganistan sizin ülkeniz. Rus işgalinden önceki Afganistan nasıl bir ülkeydi? Bu konuda büyüklerinizden neler duydunuz?

Züleyha: Afganistan, Rus işgalinden önce geleneksel bir topluma sahipti. Halk, İslamî bir ortamda yaşıyordu. Ruslar ülkeye kaos ve huzursuzluk getirene kadar her gün barış içinde yaşadı.

Nuriye: Rusya’nın işgali ve Batı uygarlığının yayılmasıyla birlikte ülkemizde de hem güvenlik hem de kültür ve toplum açısından dramatik değişimler meydana gelmiştir.

 

Özellikle Afgan-Rus Savaşı sürecinde pek çok kahramanlık hikâyesi mevcut. Bunlardan bizimle paylaşmak istedikleriniz nelerdir?

 Meryem: Rusya ile olan savaşta pek çok kahraman var: Bunların en önemlileri; Sıbgatullah Müceddidî, Burhaneddin Rabbanî, Gulbeddin Tabbanî, Gulbeddin Hikmetyar. Bunlar, Afganistan’dan Rus askerlerini çıkartmak için savaştılar ve Rusları Afganistan’dan çıkarttılar.

Züleyha: 1967 yılında Rusya’ya karşı savaşan kahramanlar, Ahmetşah Mesud tarafından millî kahraman olarak adlandırıldı.

Nuriye: Evet, özellikle Afganistan-Rusya Savaşı zamanından birçok hikâye var duyduklarımız ve okuduklarımızdan oluşan. İki gücümüz vardı: Biri halk, diğeri bayrak.  İkisi de tek başına başaramazdı. Birleştiler ve savaştılar.

 

Muhammed Zahir Şah zamanında ideal bir İslamî yönetimden bahsediliyor. İslâm’ın hakkıyla yaşandığı bu dönemin güzelliklerinden bahsedebilir misiniz? Rus işgali ve Batı medeniyetinin yaygınlaşmasıyla Afganistan’da neler değişti?

Meryem: Muhammed Zahir Şah zamanından önce insanlar İslâm’ı yanlış bir şekilde yaşıyorlardı. Zahir Şah zamanında mükemmel bir hükümet oluştu. İslâm hakkıyla yaşanıyordu. Rus işgalinden sonra katiller, çatışmalar çoğaldı. Gençler Batı kültürünü taklit etmeye başladılar. Tesettürsüzlük ortaya çıktı, din zayıfladı, özgürlük yanlış anlaşıldı ve herkes kendi istediği şekilde yaşamaya başladı. İhtilat ortamına dikkat edilmemeye başlandı ve tesettürsüzlük yaygınlaştı.

 

Züleyha: Muhammed Zahir Şah, Afganistan’ı 40 yıl boyunca yöneten ülkenin son kralı idi. Zahir Şah’ın saltanat dönemi, altın bir çağdı. O dönemde büyük şeyler yapıldı. Siyasî, ekonomik ve sosyal olarak kendine yeten bir ülke oldu.

Nuriye: Zahir Şah döneminde bağımsız bir hukuku ve sistemi olan bir hükümet vardı. İnsanlar barış içinde yaşadılar. Zahir Şah’ın kendisi de özgür bir adamdı.

Şu an Afganistan’da durum nasıl?

Meryem: Savaştan dolayı çoğu kişi evlerini kaybetti ve çadırlarda yaşıyor. Kıtlık, hat safhaya ulaştı. Afganistan devlet olarak varlığını kaybetti, birçok kimse savaştan ve kıtlıktan dolayı ülkeyi terk etti. Hırsızlık çoğaldı. Acil durumlar dışında ülke dışına çıkmak yasak.

Züleyha: Afganistan’da durum kritik. İşsizlik ve açlık artıyor. Okulların kapanması, eğitim sisteminin felce uğraması ve ifade özgürlüğünün yitirilmesinden söz edilebilir. Ekonominin zayıf olduğu bir toplumda insanlar açtır. Bir öğretmen olarak durumumuzu iyi görmüyorum.

Nuriye: Şu anda Afganistan’daki durum için kriz diyebiliriz. Hükümetin tanınırlığı yok. Okullar kapalı. Birçok öğrenci başka ülkelere gitti.

“Her karanlığın ardında bir ışık vardır.” Biz buna inanıyoruz, bu bizi motive ediyor. Allah buyuruyor: “Rahmetimden ümidinizi kesmeyin.”

Afganistan’daki İslamî eğitimden ve tebliğ faaliyetlerinden bahsedebilir misiniz?

Meryem: İslâm dinini güzel bir şekilde öğrenmeye ve öğretmeye gayret ediyoruz. Kültür merkezi faaliyetleri ve anaokulu hizmetleri dahil olmak üzere gayemiz, İslâm’ın temel noktalarını halkımıza yeniden düzgün bir şekilde öğretebilmektir. Bu nedenle halkımızı -başta mübarek gün ve gecelerde olmak üzere- dînimizin güzelliklerinden haberdar ediyoruz ve beraber bu özel günleri değerlendiriyoruz. Özellikle Ramazan ayında ve kandillerde sosyal sorumluluk projeleri hazırlıyoruz. Bu projeler ile fakir ailelere yardım etmeye gayret ediyoruz. Dinî programlar hazırlıyor, manevî sohbetler yapıyoruz. Öğrencilere İslamî tiyatrolar hazırlıyoruz. Hoca hanımlar ve öğrenciler arasında her hafta hatim yapıyoruz, okuma yazma bilmeyen hanımlara Kur’ân-ı Kerîm ve dinî bilgiler öğretiyoruz. Kültür merkezi dışındaki okullarda da Kur’ân-ı Kerîm ve Türkçe dersleri veriyor, temel dinî bilgileri öğretiyoruz. Maddî durumu iyi olmayan ailelere elimizden geldiği kadar yardımda bulunuyoruz.

Züleyha: Kursumuz Faryap’ta açıldı. Sonra Mezar-ı Şerif’te de bir kurs açtık ve o kursta tebliğimize devam ettik. Şimdilik 250 öğrencimiz var ve hepsi severek ders alıyor. Şimdi de anaokulu seviyesine göre ders vermeye çalışıyoruz.

Türkiye’deki Müslümanlardan Afganistan için beklentiniz nedir?

Meryem: Biz Afganistan’da zülüm altında yaşayan Müslümanlar olarak bize yaptığınız iyilikler ve yardımlarınız için size teşekkür ederiz. Afganistan’ın sıkıntılı dönemlerinde hep yanında duran ve acı çektiğinde yalnız bırakmayan tek ülke, Türkiye’dir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ve Türk milletine teşekkür ederiz, Allah sizlerden razı olsun. Biz Müslümanlar olarak maddî ve manevî yardımlarınıza muhtacız. Andhoy şehrinde büyük bir eğitim merkezimiz olmasını arzu ediyoruz. Çünkü talebelerimizin sayısı çok ama onlar için yeterli sınıfımız yok. Duânızda bulunmak umuduyla… Allah’a emanet olunuz.

Züleyha: Biz Afganistan’da karanlık altında mahcup yaşayan Müslümanlar olarak bize yaptığınız yardımlar, iyilikler ve destekleriniz için size çok teşekkür ederiz. Afganistan’ın sıkıntılı dönemlerinde yanımızda durdunuz ve bizi yalnız bırakmadınız.

Nuriye: Türk halkından isteğimiz; bizi din kardeşi olarak kabul etmeleri, İslâm’ı yaymamıza ve dinimizi öğretmemize yardımcı olmaları, mazlum halkımızı bilinçlendirebilmemiz için her zaman yanımızda olmalarıdır. Bunun gerçekleşeceğinden hiç şüphemiz yok.

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir