Dergi

ŞİFÂ-İ ÂLEM DERNEĞİ İLE SURİYE ÜZERİNE…

RÖPORTAJ: DR. NESLİHAN TEKE

Dergimizin her sayısında gönüllü sağlık hizmeti veren doktorlarımızı bu köşede misafir edeceğiz. İlk sayımızın ilk mülâkâtında Şifâ-i Âlem Derneği kurucularından kıymetli Doktor Fatih Batın Teke Beyefendi ile hasbihâl ettik. Derneğin kuruluş aşamalarından yaşadıkları zorluklara, Suriye yardımlarından diğer ülkelerdeki faaliyetlere kadar pek çok konuyu görüştük. Bu derneği tanımanız ve gönüllü doktorlar, gönüllü gençler ile bu iyilik kervanına sizin de katılmanız için mülâkâtımızı dergimizde sizlerle paylaşmak istedik. Bu mülâkâtı dergimiz adına gerçekleştirip bize aracılık eden Fatih Bey’in zevcesi Neslihan Teke Hanımefendi’ye teşekkürlerimizi sunuyoruz.

  • Önce, derneğimizi tanıyalım. Şifâ-i Âlem Derneği ne zaman ve nasıl kurulmuştur? Hizmet sahası nedir?

Dr. Fatih Batın Teke: Dernek, 2011 yılında Suriye’de savaşın başlamasıyla ülkemize gelen muhacir kardeşlerimizin sağlık ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla kuruldu. En büyük hayalimiz; başta Türkiye’de, sonra da dünyanın ulaşabildiğimiz her yerinde doktor ihtiyacı hisseden gariplere ulaşmaktır. Şu an en önemli hizmet sahamız ise Suriye’dir. Ama istiyoruz ki; derneğimiz adı gibi sadece Suriye’ye değil âleme şifa vesilesi olsun inşaallah.

  • Bu ihtiyacı fark edip böyle bir hizmete nasıl başladınız?

Dr. Fatih Batın Teke: Muhâcir kardeşlerimizin peyderpey Türkiye’ye gelmesi; hassas ve yardımsever halkımızı harekete geçirdi. Rakîk ve diğergâm gönüllü yardımseverler, muhâcir kardeşlerimizin barınma, iâşe ve giyinme ihtiyaçlarını teminle meşgul oldular. Bize de ev ev dolaşarak insanları muayene etme vazifesi nasip oldu. Böylece Suriye’ye kadar uzanacak bir hizmetin temeli atılmış oldu.

  • Bu güzel hizmetin ilk aşamaları nasıldı?

Dr. Fatih Batın Teke: Önce, gönüllü doktor arkadaşlarımızla mesai sonrası birer ikişer ev ziyaretleri yaptık. Ev ziyaretlerinde kardeşlerimiz muayene oldular. Muayenelerin sonrasında, kullanmaları gereken ilaçları ertesi gün hastaların evlerine gönderiyorduk. Tabii, kısa sürede bu işin kısıtlı imkânlarla ve birkaç kişiyle yürümeyeceğini fark ettik.

  • En çok ne gibi rahatsızlıklarla karşılaşıyordunuz ve hangi şeylere daha çok ihtiyaç duyuyordunuz?

Dr. Fatih Batın Teke: Bir insana sağlık için lazım olan her şeye ihtiyaç vardı. Yokluk çok bârizdi. Tansiyon, şeker, böbrek hastaları, kullanmaları gereken ilaçları alamıyorlardı. Acil durumlar dışında hastane hizmetlerinden faydalanamıyorlardı. Hemen hemen her evde uzuvlarını kaybetmiş çocuklar, bombardımanda yaralanmış, en yakınlarının ölümüne şahit olmuş insanlar vardı. Hicret sırasında yaşaması zor koşullarda kalmışlar. Hijyeni de temin edemedikleri için -bizim gözlemlediğimiz kadarıyla- bitlenme, uyuz gibi hastalıklar çoktu. Bunlar, buz dağının görünen kısmıydı tabii ki. Sıkıntıyı tespit etmek, nispeten kolaydı. Asıl sorun, çözüm bulmaktı.

  • Çözüm bulmak neden bu kadar zordu?

Dr. Fatih Batın Teke: Çünkü o dönemde bürokratik engeller vardı. Bu sebeple sağlık hizmeti alamıyorlardı. Türkçe bilmedikleri için de dertlerini anlatamıyorlardı.

  • Peki, süreç nasıl ilerledi?

Dr. Fatih Batın Teke: Ev ziyaretleri yetersiz gelmeye başlayınca cumartesi günleri Fasl-ı Bahar Kur’ân Kursu bize kapılarını açtı. Gönüllü çocuk sağlığı ve hastalıkları, dahiliye, kadındoğum, nöroloji, KBB

uzmanlarının desteğiyle muayeneler başladı. Eczacı kardeşlerimiz de ilaçları sınıflandırıp hastalara dağıtmakta bize yardımcı oluyorlardı. Genç gönüllülerimiz ve hocalarımızdan bahsetmeden geçemeyeceğim. Onlar da polikliniklerdeki düzen ve dil hususunda çok yardımcı oldular. Her cumartesi inanılmaz bir kalabalığı düzene sokup gelen herkese ikram ve hediyeler dağıtıyorlardı. Hâsılı bugün bile tadı damağımızda kalan koca bir hizmet ekibimiz oldu. Neticede “Acaba buraya gelirler mi?” diye düşünürken bir günde altı yüz hasta bakar hâle gelmiştik.

  • Reçete yazamıyorsunuzdur çünkü o zamanlar pasaportları ya da mülteci kayıtları yoktu. Bu durumda ilaçlarını nasıl alıyorlardı?

Dr. Fatih Batın Teke: Alamıyorlardı. Yakın çevremizden, evde kullanmadıkları ve yarım kalan ilaçlarını getirmelerini istedik. Bu durum kulaktan kulağa yayılınca kolilerce ilaç gelmeye başladı. Hatta Anadolu’nun çeşitli yerlerinden bu hizmeti duyup ilaç gönderen kardeşlerimiz bile oldu. Yine de taleplere yetişemiyorduk. Tıkandığımız yerde hayırsever büyüklerimiz maddî ve manevî yardımlarla yolumuzu açıyordu.

  • Bu durum ne kadar sürdü? Bu işi nasıl resmiyete kavuşturdunuz?

Dr. Fatih Batın Teke: Tam bir yıl sürdü. Bir yılın sonunda Suriyeli kardeşlerimiz hastanelere Kabul edilmeye başlamıştı. Ama bu kez de hastaneden randevu almakta sıkıntı yaşamaya başladılar. Hem dil hem de ulaşım sorunu vardı. Hastalara bir araç ve tercüman ayarlandı. Hafta sonu muayeneleri yapılıyor, hafta içi de hastaneye gitmesi gerekenlerin randevusu alınıp tercüman eşliğinde nakilleri sağlanıyordu.

Sonrasında kurucu hekimlerimizden oluşan bir ekip Ankara’ya gittiler. Sağlık Bakanlığıyla yapılan görüşmeler neticesi göçmen polikliniklerinin açılmasına karar verildi. Böylece muhacir kardeşlerimizin yoğun yaşadığı yerlerde birinci basamak sağlık hizmetlerini ücretsiz alabilecekleri poliklinikler açıldı. Şu anda sadece İstanbul’da 18 adet poliklinik hizmet veriyor. Bizler de bu hizmeti Sağlık Bakanlığına devretmiş olduk. Şimdi her yerde istedikleri sağlık hizmetini ve ilaçlarını ücretsiz alabiliyorlar elhamdülillah.

EN ÖNEMLİ HİZMET SAHAMIZ SURİYE’DIR. AMA
İSTİYORUZ Kİ; DERNEĞİMİZ ADI GİBİ SADECE SURİYE’YE
DEĞİL ÂLEME ŞİFA VESİLESİ OLSUN İNŞAALLAH.

  • O zaman hafta sonu muayenelerini sonlandırdınız mı?

Dr. Fatih Batın Teke: Süreç, zaten sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşmalarını sağlayan bir yöne doğru gidiyordu. Aile sağlığı merkezlerine de başvurmaya başladıklarında bu hizmet doğal olarak misyonunu tamamlamış  oldu.

  • Dernek faaliyetleri nasıl devam etti?

Dr. Fatih Batın Teke: Derneğin kuruluş amacı, “muhacir kardeşlerimize yardım etmek” olunca yapılacak çok iş var elbette. Dernek yetkililerimiz Suriye’deki kampları ziyarete gittiler, yetimhaneleri gezdiler. Tabii, o şartlarda yaşayan çocukların –ki bunların çoğu yetimdi- sağlıklı olamayacakları âşikârdı. Bazı kamplarda yaşayanlar iki yıl doctor bile görmemişlerdi. Çocukların çoğu kansız ve vitaminsizdi. Büyüme, gelişme gerilikleri vardı.

Hekim olarak bunlara duyarsız kalmak mümkün olmuyor. Böylece Suriye’deki kamplarda muayene yapmaya karar verdik. 3 yıldır çeşitli alanlarda uzman yaklaşık 30 gönüllü hekimle dönüşümlü olarak yetimhaneleri ziyaret ediyoruz.

  • Kamplarda neler yapıyorsunuz, hangi sıklıkla bu kampları ziyaret ediyorsunuz?

Dr. Fatih Batın Teke: Bu hizmet hafta sonu yapılabiliyor. Çünkü gönüllülerimiz, doktor ve hafta içi mesaileri devam ediyor. Bu ekibin Suriye’ye geçmek ve kampları ziyaret etmek için yasal izinleri

mevcut. Her hafta sonu müsait olanlar, cuma günü mesai çıkışı Hatay’a gidip Reyhanlı sınır kapısından İdlib’e geçiyorlar. Cumartesi ve pazar günü de planlanan kamplarda hastaları muayene ediyorlar. Bu kampların bir tanesinde yaklaşık iki yüz kişi yaşıyor. Bazen iki-üç kamp birden ziyaret ediliyor ve gerekli ilaçlar dağıtılıyor. Pazar akşamı tekrar İstanbul’a dönüyorlar, hafta içi herkes mesaisine devam ediyor.

  • Bu ziyaretlerin masrafını nasıl karşılıyorsunuz?

Dr. Fatih Batın Teke: Hayırsever büyüklerimizin ve kardeşlerimizin desteğiyle karşılanıyor. Onların sayesinde bu hizmet üç yıldır hemen her hafta sonu kesintisiz devam ediyor, çok şükür.

  • Bu ziyaretlerde sizi etkileyen durumlar oldu mu?

Dr. Fatih Batın Teke: Elbette. Bir düşünün, dokunduğunuz her insan bir mazlum. Yüreğimizi dağlayan, bizi derinden yaralayan hâdiselere şahit olmamak mümkün değil.

İlk geldikleri sıralarda, mülteci çocukların neredeyse hepsi yataklarını ıslatıyordu. Aralarında on dört yaşında olanlar bile vardı. Bu şikâyetin bu kadar fazla olmasına anlam veremiyorduk. Bir iki ay geçince kendiliğinden azaldığını müşahede ettik. Sonradan aklımıza geldi. Bu çocuklar İstanbul’a, bombardımanlardan, korku dolu yolculuklardan geçerek gelmişlerdi. Meğer hepsi korkudan altlarını ıslatıyormuş. O an, gerçekler bir tokat gibi indi suratımıza. Biz ilaçlarla tedavi etmeye çalışırken aslında onların tek devâsı, güvenli bir ortammış. Çok şükür ki vatanımız güvenli bir liman oldu onlara.

Suriye’deki kamplarda karşılaştığımız beş yaşında bir erkek çocuk vardı. O da unutamadıklarımızdan… Hiç konuşamıyor diye bize getirmişlerdi. Meğer çocuk bir  saldırıda bütün ailesini kaybetmiş. Bu hâdiseyi öğrenince bizim bile dilimiz tutuldu. O yavrucak ne desin? Beş yaşında daha… Rabbim cümle evlâdımızı muhafaza etsin.

  • Çocukların, kadınların durumundan biraz bahseder misiniz? Yaşadıkları en büyük sıkıntı nedir? En çok neye ihtiyaç duyuyorlar?

Dr. Fatih Batın Teke: Çocuklar ve kadınlar, savaştan en çok etkilenenler. Kamplarda da en çok onlar var. Eşleri şehit olmuş kadınlar, yetim çocuklarının bakım ihtiyaçlarını karşılıyor. Aralarında hoca olanlar var, onlar da eğitim veriyor. Kamp ortamı zaten yokluk demek. Bir çorap, mont, ayakkabı, oyuncaktan tutun da aklınıza gelecek her şeye ihtiyaç var. Çocukların sağlıklı beslenmeleri için meyve ve en az haftada iki kez etli yemek yemeleri gerekiyor. Bazen kurbanlarını bağışlayan hayırseverlerimiz oluyor. Ziyaretlerimiz esnasında bunların kesimlerini sağlıyoruz. Çocukların çoğu, babadan yoksun oldukları için bizleri görünce hemen sarılmak istiyorlar. Ellerimizi tutmak için yarışıyorlar. Her ne kadar savaş bölgesi olsa da malzemeler Türkiye’ye göre daha ucuz. O nedenle buradan alıp göndermektense oradan almak daha iyi oluyor. Yani aynî yardımdan ziyade maddî yardım, bu hizmetler için daha geniş hareket imkânı sağlıyor.

Bu çocuklar İstanbul’a, bombardımanlardan, korku dolu
yolculuklardan geçerek gelmişlerdi. Meğer hepsi korkudan altlarını
ıslatıyormuş. O an, gerçekler bir tokat gibi indi suratımıza. Biz
ilaçlarla tedavi etmeye çalışırken aslında onların tek devâsı, güvenli
bir ortammış. Çok şükür ki vatanımız güvenli bir liman oldu onlara.

  • En çok Suriye’de çalışmalarınız var. Savaş ortamında, devlet desteğinin ve güvenliğin eksik olduğu bir alanda hizmet etmek nasıl bir duygu?

Dr. Fatih Batın Teke: Çatışmalar bölgesel seyrediyor. Bizim gittiğimiz yerlerde -risk yüksek olsa da- çok şükür şimdiye kadar elim bir olayla karşılaşmadık. Yine de savaşın soğuk yüzü her yerde hissediliyor. Çok yakınımızda patlamalar da meydana geldi. Şahit olduklarımız, sahip olduklarımızın kıymetini bilmemiz gerektiğini açıkça gösteriyor. Rabbim kimseyi vatansız bırakmasın.

  • Her hafta sonu Suriye’ye bir doktor gittiğini söylüyorsunuz ve siz de hemen her hafta gidiyorsunuz. Peki, bunun zorlukları olmuyor mu?

Dr. Fatih Batın Teke: Bir yangına şahit oluyorsunuz, içinde kardeşleriniz var. Kurtarmak için bir şeyler yapmaz mısınız? Böyle bir ortamda zorluğun en büyüğünü kadın ve çocuklar yaşıyor. Onlar mazlum, masum ve sahiplenen yok. Gidenler, sadece onların derdiyle dertlenen güzel insanların dualarıyla yola çıkıyor.

Bütün bu muhtaçlık ve mukabilindeki dualar, tüm zorlukları ortadan kaldırıyor. Mazlumun sahibi olan Allah, bizim gönüllerimize de o heyecanı halk ediyor hamd olsun. Hâl böyle olunca “zor” kavramı, yerini hizmete bırakıyor. Nasıl bir yangın varken oturup çayınızı yudumlayamazsanız, orada bir savaş varken hafta sonu tatil yapmak lüks geliyor insana!

HER NE KADAR SAVAŞ
BÖLGESI OLSA DA
MALZEMELER TÜRKIYE’YE
GÖRE DAHA UCUZ. O
NEDENLE BURADAN ALIP
GÖNDERMEKTENSE ORADAN
ALMAK DAHA IYI OLUYOR.
YANI AYNÎ YARDIMDAN
ZIYADE MADDÎ YARDIM, BU
HIZMETLER IÇIN DAHA GENIŞ
HAREKET IMKÂNI SAĞLIYOR.

  • Peki, bizler Şifa-i Âlem’in hizmetine nasıl ortak olabiliriz? Sizlere nasıl ulaşabilir ve hangi konularda destek verebiliriz?

Dr. Fatih Batın Teke: İlaç kampanyaları yapıp tarihi geçmemiş ilaçlar toplayabilir ve derneğimize ulaştırabilirsiniz. Bizimle beraber gönüllü doctor olabilirsiniz. Ya da aklınıza gelebilecek ve ümmete şifa olabilecek her türlü farklı kampanyayla bize de fikir verebilirsiniz.

  • Bu kıymetli mülâkat için çok teşekkür ederiz. İnşaallah şükre ve ardı arkası kesilmeyecek yardımlara vesile olur. İletişim bilgilerinizi de bu iyilik seferberliğine katılmak için okuyucularımıza sunuyoruz.

Dr. Fatih Batın Teke: Âmin! İnşaallah. Biz teşekkür ederiz.

İrtibat Numarası: 0544 861 41 88                                                                                                                  Hesap Numarası: Kuveyt Türk Katılım Bankası / Üsküdar Şubesi                                                                    Şifa-i Âlem Derneği IBAN: TR70 0020 5000 0941 1436 9000 01 • Hesap No: 94114369

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir